Uçan garip cisimler, bilmediğimiz bir teknoloji ve uzaylılar olarak tanımladığımız Dünyalı olmayanlar...
Son
günlerde Türkiye semalarında arz-ı endam ederek şaşkınlık yaratmaktan
çok karşılaşanların şaşırtıcı tepkilerini izliyorum. Acaba ben olsaydım
ne yapardım, diye düşünüyorum. Ya, siz olsaydınız ne yapardınız? Hiç
düşündünüz mü?
Olup olmadığı bile tartışılırken böyle bir
düşünce eminim aklınızın ucundan bile geçmemiştir. Ama size hoş bir
hafta sonu bilmecesi. Böylece hayal gücünüzü de çalıştırıp yıldız
haritanızdaki Neptün'ü de harekete geçirmiş olursunuz.
Sanırım
önce Uzaylılar var mı, yok mu sorgulamasına gireceksiniz. Ama hiç
tavsiye etmiyorum. Çünkü, sınırlarını algılayamadığımız uzayda bizlerin
üzerinde yaşadığı dünyayı düşünecek olursanız minnacık bir nokta
olduğunu anlarsınız.
Ve biz yüzümüzü gökyüzüne çevirdiğimiz zaman
binlerce dünyayı nasıl ışık noktaları gibi görüyorsak, uzaydan
bakıldığında dünyamız da minik bir ışık topu gibi pırıldıyor. Ve de
bizim için evrenin merkezini oluşturan bir hayat kaynağı oluyor.
Bildiğimiz
bu dünyadan başka yok. Olamaz. Çünkü bilmiyoruz. Bilmediğimizi de yok
sayıyoruz. Daima böyle yapıyoruz. Neyse ki birileri 'olabilir' diyor da
araştırmaya başlıyor. Nihayetinde keşiflerini açıklıyor ve biz de
bilmeye başlıyoruz. Ondan sonra kabul gösteriyoruz.
Şimdi Uzaylılar var mı, yok mu?
Bilmiyoruz.
Birileri çıkıp 'Ben Uzaylıları keşfettim. İşte kanıtları!' derse ve
başka birileri de 'Evet biz bu kanıtları inceledik ve doğru' derse, biz
de bilmiş olacağız ve ondan sonra düşünmeye başlayacağız.
Her
nedense, 'düşünmek' dediğimiz eylem hep birilerinin ön düşüncesinin
peşinden gidiyor.
Yani kendimize özel bir düşünce oluşturamıyoruz. Hep
birilerinin düşünmesini bekliyoruz. Onlar düşünüp fikirleri
oluşturduktan sonra biz de bunların üzerine düşünmeye başlıyoruz.
Ne
var sanki, çok mu zor? Biz de kendi fikirlerimizi oluşturamaz mıyız?
Karşılaştığımız olayların üzerinde yoğunlaşamaz mıyız? Araştırıp
düşünemez miyiz?
Evet, düşünemeyiz. Çünkü, düşünmeyi
unutuyoruz. Çünkü birileri bizim adımıza düşünüyor ve hazırlayıp önümüze
koyuyor. Şimdi düşünmeye ne gerek var? Bir de bununla mı uğraşacağız?
Onca işin arasında düşünecek vakit mi var?
Peki birilerinin düşünüp hazırlayıp önümüze sunduğu doğru mudur, eğri midir, bize uygun mudur?
Canım,
bize mi düştü bunu sorgulamak? Biz ne anlarız? Mutlaka birileri gereken
incelemeyi yapmıştır. Biz de kabul edeceğiz pek tabii.
Peki, ya Uzaylılar?
Bizim
ülkemizde Uzaylılar kendilerini gösterdiler. Kameraların tesbit
etmesine izin verdiler. Şimdi bunun üzerinde de mi, düşünmeyeceğiz?
Türkiye'nin
son derece ilginç bir süreç içinde bulunduğu şu günlerde meydana gelen
sıradışı olayların üzerinde düşünmeyeceğiz de ne zaman düşüneceğiz?
Şimdi
düşünmek zamanı. Hem ülkemizi, hem kendimizi, hem de uzaylıları
düşünmeye başlasak iyi olacak. Kimbilir, belki de uzaylılar bizim
düşünmemizi sağlamak için buralara kadar gelmişlerdir, kimbilir diyorum
diyorum, Yasemin'ce...
Haber Kaynağım :
Yazan : Yasemin BORAN
http://www.hurriyet.com.tr/