1971
yılında NASA, SETI adıyla bilinen (Dünya Dışı Akıllı Yaşam Formu
Araştırma Merkezi) projesini başlattı. Güçlü vericiler inşa edildi ve
her gün rutin olarak uzay
boşluğuna sinyaller gönderilmeye başlandı.
Dünya yörüngesindeki mevcut
uydular aracılığıyla da Dünya dışından sinyaller yakalanmaya çalışıldı.
1. Sinyalin ilk fark edilişi
SETI
Projesinde görevli olan fizikçi Dr. Jerry R. Ehman, çalışmaları
kapsamında her gün yaptığı gibi rutin olarak Radyo Teleskoplarının
topladığı verileri inceliyordu. Sıra 15 Ağustos 1977 tarihli verilere
gelmişti. O ana kadar kendisine çok rutin ve sıkıcı gelen bu işlemi bir
an önce bitirmek niyetindeydi.
Birden çok garip bir şey fark etti. Kalp
atışları hızlandı ve bir süre hiç bir şey yapamadan sadece önündeki
verilere bakakaldı.
Dr. Jerry R. Ehman'ı bu kadar heyecanlandıran
şey, önünde duran kağıttaki Ohio Devlet Üniversitesi'nin Big Ear (Büyük
Kulak) adlı Radyo Teleskopu'nun yakaladığı dar bantlı bir radyo
sinyaliydi.
Nasa'nın
başlattığı SETI projesiyle, dünyanın çeşitli yerlerine devasa radyo
teleskopları kondu ve atmosferden dünyamıza giren radyo sinyallerinin
yakalanması amaçlandı.
Big Ear Radyo Teleskopu'nun o gün
yakaladığı sinyal daha önce hiç rastlanılmamış derecede garipti ve o
dönemin yorumlamalarına göre de dünya dışı akıllı yaşamın kanıtı
niteliği taşıyordu.
Yay Takım Yıldızı doğrultusunda bir bölgeden gelen
ve tam olarak 72 saniye süren bu sıra dışı radyo sinyali, bazı
özellikleri nedeniyle fazlasıyla dikkat çekiciydi.
3. Wow!
Bu
fotoğraftaki şey, Jerry R. Ehman'ın o gün incelediği döküman. Yani Big
Ear Radyo Teleskopu'nun 15 Ağustos 1977 tarihli verileri.
Dr.
Ehman geçirdiği şokun ardından eline kırmızı bir kalem aldı ve önündeki
veriler içerisindeki "6EQUJ5" karakterlerini daire içine alıp hemen
yanına da "Wow!" (Vay be) yazdı.
Daha sonraları Dr. Ehman'ın o an
yaşadığı heyecanın yansıması olan bu Wow! tepkisi, yaşanan bu olayın ve
yakalanan sinyalin adı olacaktı.
4. Bir mesaj mı?
Wow!
kelimesi sadece Dr. Jerry R. Ehman'ın yaşadığı heyecanın göstergesiydi
ve sinyalin içerdiği mesajla bir ilgisi yoktu. Zaten ortada bir mesaj da
yoktu!
Peki bu "6EQUJ5" in anlamı neydi?
Yukarıdaki
fotoğraf, Dr. Ehman'nın incelediği dökümanın tam hali. Dökümandaki
karakter ve rakamlar kayda alınan sinyalin gücünü yani yoğunluğunu
gösteriyor. Kayıttaki boşluklar sinyal yoğunluğunun en az olduğu
bölümleri simgeliyor.
1-9 arasındaki rakamlar ise gittikçe artan
yoğunluğu ifade ediyor. Bir sinyal ne kadar yoğunsa 9 değerine o kadar
çok yaklaşıyor. Eğer harf ve/veya karakterler var ise, bu alınan
sinyalin gerçekten çok çok yoğun olduğu anlamına geliyor.
5. Soru işaretleri çoğalıyor...
Buna
göre 6EQ ile artan sinyal U ile doruğa ulaşıyor ve tekrar yoğunluğunu
düşüyordu. Sinyalin başladığı ve yoğunluğu düşüp tamamen kaybolduğu süre
tam 72 saniye sürüyordu.
Bu daha önce Dünya dışından gelen hiç bir
sinyalin yaklaşamadığı bir yoğunluk ve uzunluk anlamına geliyor.
6. Merhaba...
Verileri
defalarca kez tekrar tekrar inceleyen Dr. Jerry R. Ehman, daha önce
kaydedilen sinyal yoğunluklarının bir dökümünü çıkarıyor ve projenin
başladığı günden bu yana, bu yoğunluğa yaklaşabilen bir başka sinyal
örneği daha bulamıyor.
Dr. Ehman bu durumu raporlarken ; "Daha
önce bu kadar güçlü bir sinyal görmemiştim. Bu bana göre uzaydan gelen
bir çeşit "Merhaba" anlamına geliyor" ifadelerini kullanıyor.
7. Dünya dışı varlıkların ispatı mı?
Ve tabii ki bu radyo sinyalini özel kılan tek şey yüksek yoğunluğu değildi.
Önemli
bir diğer nokta ise, bu radyo sinyalinin frekansı! Yakalanan bu
sinyalin frekans aralığı Dünya dışı varlıklar söylentilerini o dönemde
iyice körükledi.
8. Sinyalde gizli mesaj mı var?
Uzaylıların bizlere radyo sinyalleriyle mesaj gönderebileceğini düşünen Philip Morrison gibi bilim adamları, gönderilecek mesajın frekansının 1420.405 olması gerektiğini öngörmüşlerdir.
Bu
değer Hidrojen Atomunun devinim frekansıdır ve evrende en sık bulunan
elementin Hidrojen olması nedeniyle mesajın bu frekans değeri ile
gelmesinin mantıklı olacağını düşünürler.
İşte yakalanan Wow!
Sinyali'nin heyecan yaratmasının en büyük nedenlerinden biri de tam
olarak budur. Wow! Sinyali, 1420.356 ila 1420.456 frekans aralığındaydı.
Öngörülere tamamen uyan bu radyo sinyalinin frekansında yayın yapan
Dünya üzerinde bilinen hiç bir cihazın var olmaması da teorileri
destekliyordu. Çünkü bu frekans aralığı, kullanılmasına izin verilen
mevcut frekans aralığının çok dışında kalıyordu.
9. Sinyali yeniden yakalamak...
Wow!
Sinyali üzerinde yapılan uzun çalışmalar ve elde edilen veriler
ışığında, sinyalin yeniden yakalanılması için çok uğraşıldı. Ancak bütün
çabalar sonuçsuz kaldı. Alıcılar sinyali bir daha bulamadı...
Sinyal, yalnızca sabit bir frekans alıcısından tespit edilebilmiş ve diğer alıcılarda hiç bir iz bırakmamıştı. İşte bu durum da bilim dünyasında, sinyalin dünya dışı varlıklar tarafından gönderildiği dedikodularını körükleyen en önemli faktör oldu.
Sinyal
doğal yollardan geliyor olsaydı yani her hangi bir gök cisminin
hareketi sonrası oluşan manyetik alan etkisiyle yakalanmış olsaydı diğer
alıcılar tarafından da yakalanabilmesi gerekirdi.
Üstelik sinyal,
neredeyse nokta atışı denebilecek çok ufak bir frekans aralığından
geliyordu ki bu gelen sinyalin dünya dışı bir medeniyet tarafından
yollandığı iddialarının altındaki sebepti.
10. İddialar çürütüldü mü?
Bazı
gök bilimciler yakalanan bu radyo sinyalinin dünyadan yayıldığını ve
uzaydan yansıtılarak geri gelmiş olabileceğini savundular. Fakat Wow!
Sinyali'nin yakalandığı frekans aralığının Dünya da kullanılması yasaktı.
Belki sadece bilinemeyen gizli askeri projelerde kullanılıyor
olabilirdi.
Ancak yine de dünyadan yayılan bir radyo sinyalinin uzay
boşluğundan doğal sebeplerle tekrar dünyaya yansımasının "6EQUJ5"
yoğunluğunda ve 72 saniye uzunluğunda olmasının imkansız olduğunu
hesaplayan gök bilimciler bu teoriyi de hemen çürüttü.
Ayrıca
benzer şekilde bu sinyal bir uydu aracılığıyla yansıtılıyor olsaydı
tekrar yakalanabilmesi veya diğer alıcılarla da tespit edilebilmesi
gerekirdi. Bunun üzerine bilim insanları bu kez yansıyan radyo sinyalleri üzerine deneyler yaptı.
Yakalanan
tüm yansıma sinyalleri SETI Projesi için kurulan onlarca radyo
teleskopuyla tekrar tekrar tespit edilebildi. Wow! Sinyali bir daha hiç
yakalanamadı. Wow!'un daha zayıf bir sinyalin yıldızlararası titremesi
sonucu güçlenmiş hali olduğu - yıldızların ışıklarının titreşmesi
benzeri - öne sürülmüştür. Bu sav, sinyalin yapay bir kaynaktan gelme
ihtimalini ortadan kaldırmaz.
Ancak Very Large Array gibi güçlü bir
teleskop sistemi bile sinyali tespit edememiştir. Ayrıca, Very Large
Array'in tespit edemediği bir sinyali, yıldızlararası titreşim nedeniyle
Big Ear'ın tespit edebilme ihtimali düşüktür.
Bu konuda yıllar
sonra ortaya atılan bir diğer iddia ise, amatör ses meraklıları
tarafından yapılan çalışmalarda Wow! sinyal kaydının orijinal ses hızı,
yüksek hızlarda tekrar oynatıldığında ve dalga boyutundaki gürültüler en
aza indirgendiğinde ortaya çıkan sonucun bir polis telsizi anonsuna ait olduğu ve kaynağının bir insan sesi içerdiğidir.
Anons
incelendiğinde ise "We lost him 7PM, We have a 10-61. .. " şeklinde
İngilizce bir mesaj içerdiği (Washington kaynaklı olduğuna inanılır) bu
konuda çalışma yapan meraklıları tarafından büyük bir oranla kabul
görmektedir.
Tüm bunlara rağmen Wow! Sinyali'nin veya
benzerlerinin bir daha aynı şekilde tespit edilememesi, sinyalin dünya
dışından geldiğine kanıt olarak kabul edilir.
Tespit edilmesinin
üzerinden 38 yıl geçmesine rağmen sırrı çözülemeyen Wow! Sinyali, tek
başına dünya dışı varlıkların yaşadığına kanıt olmaktan çok uzak olsada
yine de önemli bir bulgu olma özelliğini sürdürüyor.
.....
Belki
de uzaylı veledin biri zamanında gizli numaradan çaldırıp kapattı. Ama
yüzlerce bilim insanını 38 yıldır uğraştırdığı gerçek ;)
....