Sevdiğim bir arkadaşım Haktan Akdoğan için "şarlatan" yorumu
yapmış. Anladığım kadarıyla Ufo araştırmalarına "bilim" dedikleri için
şarlatan diyor. Ama bu bence çok acımasızca bir yorum. Tanımam etmem
kendisini ama Haktan Akdoğan'ın şarlatan olmadığını bilirim.
Aksi ispat edilene kadar en azından ben öyle biliyorum. Bir şeylere inanıyor. Bu konuda samimî. İnandığı şeyler tartışılabilir ki tartışılıyor zaten ama şarlatanlık acımasızca. Bildiğim kadarıyla babası Ege'nin önemli fabrikatörlerinden. Aileden zengin. İstese Türkiye'de önemli bir iş adamı olabilecekken merakının peşinden gitmiş.
Ufoloji diye bir bilim yok evet. Ama Ufoloji ile ilgilenen dünya çapında ünlü bilim adamları ve akademisyenler vardır. Ufoloji ile ilgilenmek için UFO'lara inanmanız gerekmez.
John Alen Haynek örneğin, UFO'lara herkesin inandığı şekilde inanmaz ki bu konuda ki en önemli bilim adamıdır. Amerikan Hava Kuvvetlerine yıllar süren araştırma raporları hazırlamıştır bu raporlar dünya çapında da konunun en önemli raporlarıdır.
Porject Bluebook, Project Grudge ve Project Sign. Ufoları inceleme konusunda bilimsel yöntemler geliştirmiş bir bilim adamıdır. Ömrünün sonuna doğru Ufo diye adlandırılan şeylerin diğer bir gezegedenden veya diğer bir boyuttan gelen şeyler olabileceği ihtimâline "evet" demiştir. Araştırdığı onbinlerce vakanın bazılarının bilim ile açıklanamadığını söylemiştir.
Jacques Valee bu konudaki dâhi çocuk olarak görülürdü ki Spielberg'in "Close Encounters of the Third Kind" filmindeki Fransız bilim adamı karakteri ondan esinlenmiştir. Valee, konuya belki de en derin entelektüel bakış kazandıran bilim adamıdır. UFO'ların başka gezegenden gelen değil, "başka boyutlardan" gelen varlıklar olabileceği üzerinde durur.
Hattâ "başka gezegenlerden geliyorsa çok büyük bir hayâl kırıklığı yaşarım, çok basit olur bu" demiştir. 1969'da yazdığı "Passport to Magonia" adlı kitabı bu konunun en derin, klasik olmuş bir eseridir.
Jerome Clark bu konudaki en iyi ansiklopedisttir ve herhâlde dünyada konuyu en iyi bilen şahıstır. Muhtemelen dünyada incelemediği, ansikolpedisine almadığı vaka kalmamıştır ve buna rağmen bir şeyler olduğuna inandığını, ama bunların tam adını koyamadığını söyler. Yani hala şüpheci yaklaşır, o da Hynek gibi klasik mânâda o da Ufo'lara inanmaz.
John Mack ABD'nin en önemli Harvard profesörlerindendi psikloji dalında. O da abduction teorilerini (alınma teorileri) akıl hastalığı şeklinde incelemeye başlamış ve sonuçta geldiği nokta "realite tanımımızda sorun var, realite tanımımız alındığını iddiâ eden yüzbinlerce insanın tanıklığını içine almıyor ve bu insanların çoğunluğu da psikolojik olarak hasta değil" sonucuna ulaştığı için Harvard kendisi hakkında soruşturma açmış ama soruşturmadan hiçbir şey çıkmamıştır.
Evet, bu konuyla uğraşan bir kaç önemli bilim adamı vardır ve bu insanlar da kahramandırlar çünkü bu insanlar kariyerlerini tehlikeye atıp bu konuyu araştırmak ve hakikâti ortaya çıkarmaya çalışmaktadırlar. Kahramandırlar diyorum çünkü günümüz bilimi de artık bir din şeklini almıştır. İstemedikleri alanda bir çalışma yaptırmazlar.
Yaparsınız ama
anında bilim çevrelerinden dışlanırsınız. Kariyerinizi bitirirler.
Amerika gibi bilime en fazla önem veren ülke de bile bu böyledir.
Meselâ, bir bilim adamı şu yüz milyonlarca insanın gördüğünü söylediği
gökteki cisimler üzerine bir inceleme yayınlayamaz. Bir öğrenci bu
konuda bir tez yazamaz. Bitirirler sizi.
Şimdi İngiliz devleti, kendi UFO arşivlerini araştırmacılara açtılar. 40-50 yıldır topladıkları fotoğrafları, videoları, olayları, görgü tanıklarının ifadelerini içeren arşivi araştırmacılara açtılar. İngiliz devleti bir şeylerin olduğunu kabul ediyor.
Bu bir şeylerin de göktaşı gibi sadece bir doğrulta da gitmediğini, zeki canlılarca yönetildiğini de arşivi vasıtasıyla imayla söylüyor. Eski Kanada savunma bakanı bunu da açıklıyor.
Meksika Devleti de bu konuda arşivlerini açtı diye biliyorum. Eski Amerikan başkanı Jimmy Carter bile bir kaç defa UFO gördüğünü, hattâ bir seferinde evine çok yakın bir bölgede gördüğünü söylüyor.
1952'de Beyaz Saray'ın üstünde dakikalarca gezen 5-10 ufo'yu binlerce insan görmüştür. Hattâ hava kuvvetleri komutanı bunların ne olduğunu bilmediklerini, yakalayamadıklarını söylemiştir acz içinde.
Şimdi bütün bunlar varken, hâlâ bu konuları incelemeye almayan "bilim" artık sizce bir din değil midir?
Bitirelim:
Ufoloji tabiî ki bir bilim değildir. Ama şarlatanlık da değildir...
Şarlatanlar olabilir, var da, ama bu işle ciddi olarak uğraşanlar da var, az da olsa bilim adamları da var ve bu insanlar kariyerlerini tehlikeye atıp hakikât uğruna bununla uğraşıyorlar.
Bunu takdir etmeli en azından.
Şarlatanlık o bakımdan acımasızca bir yorum olmuş.
Saygılar.
Şimdi İngiliz devleti, kendi UFO arşivlerini araştırmacılara açtılar. 40-50 yıldır topladıkları fotoğrafları, videoları, olayları, görgü tanıklarının ifadelerini içeren arşivi araştırmacılara açtılar. İngiliz devleti bir şeylerin olduğunu kabul ediyor.
Bu bir şeylerin de göktaşı gibi sadece bir doğrulta da gitmediğini, zeki canlılarca yönetildiğini de arşivi vasıtasıyla imayla söylüyor. Eski Kanada savunma bakanı bunu da açıklıyor.
Meksika Devleti de bu konuda arşivlerini açtı diye biliyorum. Eski Amerikan başkanı Jimmy Carter bile bir kaç defa UFO gördüğünü, hattâ bir seferinde evine çok yakın bir bölgede gördüğünü söylüyor.
1952'de Beyaz Saray'ın üstünde dakikalarca gezen 5-10 ufo'yu binlerce insan görmüştür. Hattâ hava kuvvetleri komutanı bunların ne olduğunu bilmediklerini, yakalayamadıklarını söylemiştir acz içinde.
Şimdi bütün bunlar varken, hâlâ bu konuları incelemeye almayan "bilim" artık sizce bir din değil midir?
Bitirelim:
Ufoloji tabiî ki bir bilim değildir. Ama şarlatanlık da değildir...
Şarlatanlar olabilir, var da, ama bu işle ciddi olarak uğraşanlar da var, az da olsa bilim adamları da var ve bu insanlar kariyerlerini tehlikeye atıp hakikât uğruna bununla uğraşıyorlar.
Bunu takdir etmeli en azından.
Şarlatanlık o bakımdan acımasızca bir yorum olmuş.
Saygılar.
Yazan :Mete Aksoy FAZLA ZEKÂDAN BAŞIM AĞRIYOR
http://blog.radikal.com.tr/