Uzaylılar ya bizim bildiğimiz kadar zeki değillerse ve hatta uzay araçları bile yoksa? İşte merak edenler için derlediklerimiz.
Biz daha yeni geldik zaten!
Öncelikle
13,7 milyar yıllık bir dönemde insanoğlu o kadar kısa süredir hayatta
ki, bu süre göz açıp kapamaktan çok daha kısadır. Üstelik bu sürenin
sadece son 50 yılında kendi gezegenimizin dışına çıkabilmeyi başardık,
ki zaten bu kozmik takvimde ölçülemeyecek kadar kısa bir süre..
"Bir şeyin varlığının kanıtının olmaması yokluğunu kanıtlamaz."
Carl
Sagan’ın sözüne ithafen bizim hiçbir kanıt bulamamamız, evrende hiçbir
yerde canlı yaşamı olmadığı anlamına gelemez. Bu açıkça cahilliktir,
aynı zamanda kibirdir.
Çünkü boyutlarını öğrendikçe ağzımızın açık
kaldığı evrende nereye bakacağınızı bilmedikten sonra aradığınızı
bulmanız neredeyse imkânsız. Bu bizi arayan uzaylılar için de geçerli.
Peki ne zaman bulacağız?
Tabi
ki en yoğun araştırma yaptığımız, üzerinde sıvı su bulunan Mars’ta
bulacağız. Ancak bu canlılar mikroskobik düzeyde ve milyar yıl önce
yaşamış karbon temelli canlılar olacak. Yani dünyaya böyle duyurulacak.
Çünkü en az kargaşa yaratacak senaryo bu.
Nasıl canlılar arıyoruz?
Şu
anda insanoğlunun uzayda ulaştığı mesafeler kozmik ölçülerde inanılmaz
önemsiz ama Satürn’ün uydularından Titan’a 2005 yılında bir sonda
indirildi ve Titan şu anda Güneş Sistemi’nde Dünya dışında canlı
barındırması en muhtemel yer.
Yüzeyinde kararlı sıvı bulunduran Titan,
atmosferi ve okyanuslarıyla mikroskobik hatta çok hücreli canlıların
yaşayabileceği bir ortama sahip. Tabi hatırlatmakta fayda var, biz hep
karbon bazlı canlı arıyoruz, bunların yapısı metan veya hiç hayal
etmediğimiz türde olabilir ki bu da uzaylılarla temasımızın ikinci
aşaması.
Bu iki temas bize ne söyler?
- Tabi ki evrende yalnız olmadığımızı.
- Yaşamın evrenin her yerine dağılmış olabileceğini.
- Uzaylıları ararken bakmamız gereken kriterlerin çok çeşitli olabileceğini.
Daha uzaklara nasıl gideriz?
Bu
aşamaya kadar insanlar, bu gelişmeleri varlıklarına tehdit olarak
görmeyecekleri için desteklemeye devam edecektir. Günlük hayatları çok
etkilenmez ve uzaylıların varlığına alışmaya başlarlar.
Ancak insanoğlu
Güneş Sistemi’nin dışına çoktan ulaştı bile. Voyager 1 uydusu artık
diğer yıldızlara doğru yol alıyor ve her yıldız yeni bir sistem,
gezegenler ve uydular demek. Üstelik Voyager 1’in üzerinde adresimiz ve
insanoğlunu tanıtan birçok görsel ve ses yer alıyor.
Dünya benzeri
gezegenler arayan Keppler uydusu ile birlikte Dünya’ya benzer gezegenler
her gün bulunuyor. Bunların sayısı arttıkça üzerinde yaşam olma
ihtimali de artıyor ve bu haberlerle insanlar uzaylılara iyice alışıyor.
Kaçırma ve deney aşaması
Evrende
bu kadar çok yere baktıkça artık tek hücreli organizmalardan çok
hücreli gelişmiş canlılar bulmaya başlayacağız. Bunlar bizim bildiğimiz
türde olmayacak ama zeki de olmayacak.
Uzun süre inceleyip uzak
duracağız ama daha sonra aynen bize yapıldığını düşündüğümüz gibi
örnekler alacağız ve o canlıları kaçırıp üzerinde deneyler yapacağız.
Son temas zeki canlılarla
Tüm
bu gelişmeler aşama aşama olduğu için insanlar aşırı tepki vermeyecek,
zeki canlılarla ilk temas için hazırlıklar yapılacak ve nihayetinde
uzaklarda bir yerde ilk uzaylı medeniyetinin izlerine rastlandığı
açıklanacak.
İlk iletişim çeşitli şekilde kurulmaya çalışılacak ve
muhtemelen bizden çok daha gelişmiş bir uygarlık biz gidemeden bizi
ziyarete gelecek.
Haber Kaynağım :