Sümer metinlerine göre 450.000 yıl önce Dünya'ya gelip insanı üreten dünya dışı uzaylı varlıklar gen çaprazlama, klonlama gibi işlemleri biliyorlar ve bunları sadece laboratuvarda değil canlı organizmalarda da yürütüyorlardı.
Farklı iki varlıktan yeni bir varlık üretme işinden söz eden yazılara antik metinlerde rastlıyoruz. Örneğin; MÖ 3. Yüzyılda yaşamış tarihçi ve astronom Berossus’a göre, ayrıca Deus “tanrı” diye de adlandırılan ilah Belus “üretilmiş çeşitli ürkütücü varlıklar” olduğunu yazmıştır.
“Bazıları dört ve iki tane yüzü olan, iki kanatlı varlıklar ortaya çıktı. Tek bedenleri ama biri erkek, diğeri kadın iki kafaları vardı. Görülen diğer insan biçimleri ise keçi bacaklı ve boynuzlu olanlardı. Bazılarında at ayakları vardı, önden insan gibiydiler.
Farklı iki varlıktan yeni bir varlık üretme işinden söz eden yazılara antik metinlerde rastlıyoruz. Örneğin; MÖ 3. Yüzyılda yaşamış tarihçi ve astronom Berossus’a göre, ayrıca Deus “tanrı” diye de adlandırılan ilah Belus “üretilmiş çeşitli ürkütücü varlıklar” olduğunu yazmıştır.
“Bazıları dört ve iki tane yüzü olan, iki kanatlı varlıklar ortaya çıktı. Tek bedenleri ama biri erkek, diğeri kadın iki kafaları vardı. Görülen diğer insan biçimleri ise keçi bacaklı ve boynuzlu olanlardı. Bazılarında at ayakları vardı, önden insan gibiydiler.
Orada yine insan başlı boğalar, balık kuyrukları olan köpekler vardı. Ayrıca köpek başlı atlar, kafaları veya bedenleri atların veya kuyrukları balıklarınki gibi başka hayvanlar da vardı. Kısacası, her türden hayvanın organlarını taşıyan yaratıklar vardı.”
Berossus’un bu anlatımında geçen canlı türlerinin heykellerine, sfenkslere Babil’deki Belus tapınağı başta olmak üzere antik kültürün görüldüğü yerlerde rastlanmıştır.
Bu da şunu akla getiriyor. Anunnakiler insanı üretmeden önce çeşitli hizmetlerde kullanılmak üzere diğer hayvanların genleriyle oynayarak, çaprazlama ve klonlamalar yaparak insanı üretme, gen maniplasyonu, klonlama gibi çalışmalara başlamadan önce hazırlık deneyleri ya da hizmet etsin diye ürettikleri ama kendiliğinden üreyemeyen varlıkları labotauvarda yaratmış olabilirler.
Gılgamış Destanı’ndaki, Gılgamış ile birlikte seyahat eden hayvansı, güçlü ve itaat eden Enkidu da bu varlıklardan biri olabilir. Bence antik çağdan kalan yarı hayvan-yarı insan figürlü heykeller, gerçekten yaşamış olan ve Anunnakilerin laboratuvarlarından çıkmış ürünlerdi.
Berossus’un bu anlatımında geçen canlı türlerinin heykellerine, sfenkslere Babil’deki Belus tapınağı başta olmak üzere antik kültürün görüldüğü yerlerde rastlanmıştır.
Bu da şunu akla getiriyor. Anunnakiler insanı üretmeden önce çeşitli hizmetlerde kullanılmak üzere diğer hayvanların genleriyle oynayarak, çaprazlama ve klonlamalar yaparak insanı üretme, gen maniplasyonu, klonlama gibi çalışmalara başlamadan önce hazırlık deneyleri ya da hizmet etsin diye ürettikleri ama kendiliğinden üreyemeyen varlıkları labotauvarda yaratmış olabilirler.
Gılgamış Destanı’ndaki, Gılgamış ile birlikte seyahat eden hayvansı, güçlü ve itaat eden Enkidu da bu varlıklardan biri olabilir. Bence antik çağdan kalan yarı hayvan-yarı insan figürlü heykeller, gerçekten yaşamış olan ve Anunnakilerin laboratuvarlarından çıkmış ürünlerdi.
Hayal ürünü değillerdi ve göz önünde oldukları için bu varlıkların heykelleri yapılabildi.
Haber Kaynağım :
Yazan : Levent GÖZAÇAN
https://www.ogretmenlericin.com/
Haber Kaynağım :
Yazan : Levent GÖZAÇAN
https://www.ogretmenlericin.com/